Kısırlık (İnfertilite)

İnfertilite (kısırlık) olarak tanımlanan durum, 1 yıllık korunmasız ilişkiye rağmen gebelik oluşmamasıdır. Çiftlerin yaklaşık 'inde görülen çocuk sahibi olamama sorununda, sadece erkeğe bağlı faktörler %20, hem erkek hem de kadına bağlı faktörler %30, sadece kadına bağlı faktörler %40 oranında görülmektedir. çiftte ise açıklanamayan kısırlık durumu söz konusudur. Böylelikle, çocuk sahibi olmakta zorluk yaşayan çiftlerin % 50-60'ında, erkekteki bir sorunun kısmen de olsa sebepler arasında yer aldığı söylenebilir. Erkekte kısırlıkla ilgili sorunlar, büyük bir çoğunlukla yapılan bir fizik muayene ve sperm tahlilinden anlaşılabilirse de, bazı durumlarda hormon analizi, ultrasonografi ve daha ileri özel genetik tetkikler gerekebilmektedir.

Önce Erkek mi Kadın mı Doktora Başvurmalıdır?

Aslında her ikisinin de aynı anda başvurması gereklidir. Fakat önce erkeğin tetkiklerinin yapılmasında fayda vardır. Çünkü erkekler için yapılacak tetkikler daha kolay ve çabuk sonuçlanmaktadır. Kültürel yapımız gereği kısırlık söz konusu olduğunda hep kadınlar doktora gönderilmekte, erkekler ancak en son aşamada gitmekte ya da hiç doktora gitmemeyi tercih etmektedirler. Öncelikle kadınların kısırlığı son aşamasına kadar araştırılmakta hatta gereksiz yere birçok tedaviler uygulanmaktadır. Çocuğu olmayan bir erkek önce bir Üroloji uzmanına başvurmalıdır. Ayrıca çiftler ya da aileleri, ortada bir suçlu aramak yerine detaylı tetkikler yapılmak üzere bir an önce doktora başvurmaları gerekmektedir.

Erkek Kısırlığının Nedenleri

Erkek kısırlığı çok çeşitli nedenlerden ortaya çıkabilir. Bunlar: Varikosel, hormonal nedenler, genetik-ailevi nedenler, geçirilmiş iltihabi hastalıklar ve buna bağlı sperm kanallarında oluşan tıkanıklıklar, geçirilmiş ameliyatlar, doğumsal anormallikler, çevresel, kimyasal etkenler olabilir.

Varikosel nedir ve tedavisi nasıldır?

Erkek kısırlığının en sık görülen ve tedaviye en çok yanıt veren nedenlerinden biri, yumurtalık damarlarında varisleşme yani varikosel hastalığıdır. Varisleşen ve kapakçık yapısı bozulan damarlarla, testise doğru reflü akımla geri dönen kandaki toksik maddeler ve yüksek ısı, testise ve dolayısı ile sperm hücrelerine zarar vermektedir. Mikrocerrahi yöntemle yapılacak ameliyat ile olumlu sonuç alınabilmektedir.

Erkeklerde kısırlık nedenlerinden biri olan kanal tıkanıklığı nasıl oluşur?

Tüplerde tıkanıklık 4 farklı sebebe bağlıdır.

1- Zaman içerisinde gelişen kistlere bağlı olarak tıkanıklık ortaya çıkabilir.

2- Doktor eliyle yani “vazektomi” denilen bir doğum kontrol yöntemi sonucu tüplerin bağlanmasıyla gelişebilir.

3- Doğumsal olabilir. Genetik nedenlerle spermin dışarı çıkış yollarının kısmen veya tamamen gelişmemesi sonucu ortaya çıkar.

4- Cinsel yolla bulaşan Gonore (bel soğukluğu) gibi bazı hastalıklar sonucu da bu kanallarda tıkanmalar oluşabilir. Tıkanıklık nedeniyle olan kısırlıklar, özel mikrocerrahi ve endoskopik yöntemler ile çoğu vakada başarı ile giderilip normal yolla hamile kalınması sağlanabilmektedir. Bu tip cinsel yolla bulaşan hastalıklar her zaman olmasa da çoğu kez idrar yaparken yanma, idrar yolundan akıntı olması gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Bu hastalıkların ilerlemesine yetersiz tedavi de sebep olmaktadır. Eczaneden veya kulaktan dolma tavsiye ile bilinçsizce alınan ilaçlar hastalığı tam olarak tedavi etmeyebileceğinden hastalık idrar yolundan prostat ve testislere ilerleyerek kısırlığa yol açabilmektedir. Tüberküloz yani verem hastalığı da kısırlık yapabilmektedir.

Diğer nedenler:

Eroin, morfin gibi maddelerin kullanımı ve vücut geliştirme çalışan insanların doping için aldıkları maddeler, çocuk olmasını engelleyebilir veya zorlaştırıcı etkilerde bulunabilir. Bu tip ilaçlar, kasları kuvvetlendirmek adına vücudun normal hormonal düzenini bozar. Aşırı sıcak ortamda olanlar ve petro-kimya türü kimyasalların dumanı ile iç içe olanlar kısırlık tehlikesi ile karşı karşıya kalırlar.

Erkek kısırlığında tedavi:

Başlangıçta basit ve sebebe yönelik tedaviler tercih edilir. Sorun saptanabilirse ona yönelik ilaç tedavisi, varikosel ameliyatı, kanal tıkanıklıklarının tedavisi gibi düzeltilebilir sebepler ortadan kaldırılarak çiftin evlerinde hamilelik sağlaması amaçlanır. Bu tedavilerle, hamilelik sağlanamasa bile erkeğin durumunun kısmen düzelmesi sağlanarak yardımcı üreme tekniklerinden daha yüksek başarı ile faydalanabilecek hale gelmesi sağlanır. Yani elde edilen spermin daha yüksek sayıda ve kalitede olması ile tüp bebek ya da aşılama gibi uygulamaların başarısı artırılmaya çalışılır. Uygun çiftler, erkeğin laboratuarda hazırlanan spermlerinin jinekolog tarafından kadın rahmine bırakılması (aşılama=inseminasyon) yönteminden fayda görebilir iken durumu daha ağır olanlara mikroenjeksiyon=tüp bebek uygulaması son çare olarak gerekebilir. Aşılamada deneme başına % 20–30, tüp bebekte %40–50 hamilelik sağlanabilmektedir. Ancak erkekteki sperm miktarı ve kalitesi, aynı şekilde kadının yumurtalıklarındaki foliküllerin sayısı ve kalitesi, kadın rahminin içyapısı, kadının yaşı, tedavide kullanılan ilaç miktarı ve tabii ki uygulayıcının tecrübesi tedavinin başarısını belirleyen ana unsurlardır. Bu nedenle her çiftin tedavisinin başarı şansı ayrı ayrı hesaplanmalıdır. Günümüzde mikrocerrahi ve endoskopik tedaviler ve yardımcı üreme teknikleri ile eskiden netice alınamayan durumlarda bile çiftler çocuk sahibi olabilmektedir.

Sperm tetkikinde hiç sperm hücresi olmayan ya da çok az olan erkekler çocuk sahibi olabilir mi?

Evet. Bu durum bazen hormonal bozukluklardan, bazen kanal tıkanıklıklarından bazen de testiste gerçekten çok çok az sperm üretimi olmasından kaynaklanabilir. Sperm üretimi ilaçlarla ya da çeşitli tedavilerle sağlanamazsa testisten mikrocerrahi yöntemle yapılacak biyopsi ile sperm bulunma olasılığı ve yapılacak tüp bebek tedavisi ile çocuk sahibi olma şansı vardır.

Kadında Kısırlık Nedenleri

1. Yumurtlama bozuklukları:

Kadında en sık görülen kısırlık nedeni yumurtlama bozukluklarıdır. Yumurtlama (yumurtanın yumurtalıklar dışına atılması) olmaksızın döllenme ve gebelik oluşamaz. Yumurtlama bozukluğu dendiğinde yumurtlamanın hiç olmaması veya düzensiz ve seyrek olması anlamına gelir. Adetlerin seyrek veya hiç görülmemesi çoğu zaman bir yumurtlama bozukluğunu gösterir.Ancak adetlerin tamamen düzenli olduğu durumlarda da yumurtlama bozukluklarına rastlanabilir.

Yumurtlama bozuklukları başlıca üç grupta toplanabilir

Yumurtalıklardaki yumurta üretimini uyaran hormonların doğuştan eksikliğine bağlı olarak beyin sapından salgılanamaması: Bu durumda kadında ergenlikten itibaren hiç adet kanaması görülmez

Beyin sapından(hipofiz) süt hormonu prolaktinin normalden fazla salgılanması:Bu durum genellikle bu bölgedeki iyi huylu bir tümörün varlığına bağlı olmakla beraber bazen hiçbir neden bulunamaz. İyi huylu tümörlerin cerrahi yollarla çıkarılabilir. Neden bulunamadığı durumlarda çeşitli ilaç tedavileriyle prolaktin seviyeleri düşürülerek yumurtlama normal hale getirilebilir.

Polikistik over sendromu: Bu hastalığın tipik formunda genel olarak adetler düzensiz ve seyrektir (yılda 3 – 4 adet). Bazı hastalarda adetler hiç görülmezken diğerlerinde tamamen normal olabilir. Hastalar genellikle şişmanlamaya yatkındırlar. Ciltte ve saçlarda yağlanma, sivilce gibiproblemler sıkça görülür. Yumurtalıklarda normalden fazla sayıda yumurtabulunmakta ve bunlar erkeklik hormonu salgılayarak normal yumurta gelişimini engellemektedir.

 

2. Tüplerin hasarlı ve tıkalı olması:

Tüplerin kısmen veya tamamen tıkalı olması sperm ile yumurtanın buluşmasını engelleyerek döllenme ve gebeliği olanaksız kılar. Tüplerdeki bu hasar geçirilmiş enfeksiyon, endometriozis veya geçirilmiş bir ameliyat sonrası kalan karın içi yapışıklıkları gibi birçok nedene bağlı olabilir. Tüpler bir dış gebelik sonucu da hasara uğrayabilir. Gelişmiş ülkelerde cinsel yollardan bulaşan enfeksiyonlar tüplerdeki hasarın en önemli nedenidir. Ülkemizde çocukluk çağında alınan verem mikrobu da tüplerde geri dönülemez hasar oluşturur.

3. Endometriozis

Endometriozis, rahim içini döşeyen dokunun (endometrium) rahim dışında gelişmesine denir. Endometriozis en sık olarak rahimi yerinde tutan bağlara yerleşir. Diğer sık görüldüğü bölgeler ise rahim yüzeyi, tüpler ve yumurtalıklardır. Endometriozis tıpkı rahim içini döşeyen doku gibi hormonlara duyarlı olup adet sırasında kanar. Karın içinde oluşan bu mikro kanamalar zamanla iltihap benzeri yangısal durum oluşturur ve yapışıklıklara sebep olur. Endometriozis yumurtalıklarda yerleştiği zaman kist oluşumuna neden olur. Bu kistlere endometrioma adı verilir.

Endometriozisin en önemli belirtileri adet öncesi ve adet sırasında ağrı, ilişki esnasında veya sonrasında ağrı, düzensiz şiddetli adetler ve kısırlıktır. Daha az görülen diğer belirtiler yorgunluk, adet esnasında bağırsak hareketlerinin şiddetlenmesi. İshal, kabızlık gibi diğer sindirim sistemine ait belirtilerdir. Bunların yanı sıra endometriozis bazı kadınlarda hiçbir belirti vermeyebilir.

Endometriozisi olan kadınların yaklaşık yüzde 50’sinin çocuk sahibi olabilmeleri için tedavi gerekir. Yine kısırlık nedeni ile başvuran kadınların yaklaşık yüzde 25’inde endometriozis saptanır.

4. Rahim ağzına ait problemler:

Rahim ağzındaki yapısal, enfeksiyona ait veya bu bölgedeki salgıya (mukus) ait bozukluklar kısırlık sebebi olabilir. Rahim ağzından salgılanan mukus spermlerin genital yoldan taşınmasını kolaylaştırır. Östrojen ve progesteron hormonları etkisi altında mukusun siklus sırasında miktarı ve niteliği değişir. Polip gibi iyi huylu tümörler veya bu bölgeye uygulanmış olan cerrahi girişimler kısırlığa neden olabilir.

5. Alerjik nedenler:

Alerjik nedenler kısırlık nedeni olabilmekle birlikte teşhisleri ve tedavileri zordur. Alerjik neden spermlerde veya mukusta bulunabilir. Antisperm antikorları adı verilen bu alerjik durumların tedavi etkinliği belli değil ve tedavi edilen veya edilmeyenlerdeki gebelik oranları çok farklı değildir. Bu nedenle rutin olarak gerekliliği tartışmalıdır.